İspanyol sinemasının özellikle son senelerde zirve yaptığını söylememize gerek yok. "İspanyol yapımı film mi? Ben Amerikan film sektörünün ehliyim" diyorsanız tanışmak için çok geç değil. Özellikle İspanyolca diline de yoğun bir ilgi başladığından dolayı İspanyolca dilindeki dizi ve filmlere rağbet artmış durumda. Biz ise sizi "Ne izlesem?" sorusundan kurtarmak için gönüllü olduk ve kolları sıvadık. O halde artık sizi beyin yakan ve ters köşe sonlarıyla şaşırtan filmlerden en sevdiğimiz üçünü listelediğimiz yazımıza alalım:
1) CONTRATIEMPO
"Contratiempo" aslında Türkçe'deki tam karşılığı "aksilik" demek fakat "Görünmeyen Misafir" olarak çevrilmiş. Suç Türkçe'ye çeviren de değil, İngilizce'ye de "The Invisible Guest" olarak çevrildiği için biz de böyle kullanmışız.
Contratiempo, bu listedeki diğer iki film gibi çok sevdiğim İspanyol yönetmen Oriol Paulo'nun elinden çıkmış olan bir film. Neden sevdiğimi bu filmi ve az sonra önereceğim diğer iki filmi izledikten sonra anlayacaksınız.
Çok kısa özetini paylaşalım: Adrian Doria kariyerinde hızla yükselen bir iş adamıdır. Evli bir adam olan Adrian, fotoğrafçı olan sevgilisi Laura’yı öldürmekle suçlanmaktadır. Adrian, kendisine güvenilir bir savunma yaratmak için tanık hazırlama ve adli bildirimlerde uzman deneyimli bir avukat olan Virginia Goodman ile tanışır. Adrian, Virgina’ya yaşanan olayları en başından anlatmaya başlar. Fakat Virginia hikayede bazı tutarsızlıklar fark eder ve onu hikayesinin karanlık noktalarını açığa çıkarması için zorlar.
İşte her şey bu hikaye ile ilgili. Filmde baştan sona bir hikaye anlatılıyor ve film sonuna kadar sürükleyiciliğinden hiçbir şey kaybetmiyor. Sonunda ise gerçekten
"Vay be!" dedirtiyor. Çünkü başlıkta da söylediğimiz gibi, bu yazıda önerilenlerin hepsi "
Vay be!" garantili!
2) DURANTE LA TORMENTA
İngilizce'ye "Mirage", Türkçe'ye ise "Fırtına Anı" olarak çevrilen filmin yönetmeni yine Oriol Paulo ve oyuncularından biri de bildiğiniz bir isim. La Casa de Papel'cilerin gözleri ışıldadı bile. Evet, yakışıklı ve dahi suçlumuz El Profesor'den yani Álvaro Morte'den bahsediyorum. Filmde ön planda dersek yalan olur fakat onu filmin bir kısmında da olsa görmek inan sizi mutlu ediyor.
Bu filmde ise zaman yolculuğuna çıkıyoruz. Yani diğerlerinden daha bilimkurgu/fantastik ögeler içeren bir film ve benim için diğerlerinden bir tık daha önde. Nedenini kelimelere dökemem, filmin izleyiciye hissettirdiği duygulara bağlayalım.
Konusu ise kısaca şöyle: 1989 yılında çıkan şiddetli bir fırtınayı evin camından izleyen 12 yaşındaki bir çocuk olan Nico, komşusunun evinde bir tuhaflıklar olduğunu fark eder. Evden vahşi sesler duymasının üzerine yardım etmek için eve giden Nico, komşuşu Prieto’nun karısının ölü olduğunu görür. Kendisini gören Prieto’dan kaçıp eve geri dönmeye çalışan küçük çocuk bu sırada trafik kazası geçirerek hayatını kaybeder. Aradan geçen 25 yılın ardından Vera, eşi David ve kızları ile birlikte, Nico’nun yaşadığı eve taşınır. Genç kadın eve yerleşmeye çalışırken Nico’nun kasetlerini bulur. Bir süre sonra Vera, bir televizyon ve kamera aracılığıyla Nico ile iletişime geçer ve bu sayede küçük çocuğun hayatını kurtarır. Ancak Vera'nın geçmişe yaptığı bu müdahele, onun ve ailesinin hayatının değişmesine neden olur. İşte her şey Vera'nın bu müdahelesinden sonra başlıyor ve sizi karadelik gibi içine sürüklüyor.
Bu filmi bitirdikten sonra 5 dakika düşünme molası veriyorsunuz ve her şeyi gözden geçirip kafanızda oturttuğunuz da ne diyorduk? : Vay be!
3) EL CUERPO
Bu film diğerlerinden adından da anlaşılacağı üzere (Ceset/The Body) diğerlerinden daha karanlık bir film. Gerilim seviyorsanız tadından yenmez.
Bu film ayrıca Oriol Paulo'nun ilk uzun metraj filmi ve bu filmle patladı diyebiliriz. Yani onu ünlü yapan filmden bahsediyoruz dolayısıyla ilk denemesi olmasına rağmen beklentiye girmekten zarar gelmez.
Konusuna gelirsek: Bir gün bir morgdan iş kadını Mayka'nın cesedi kaybolur. Hayatta her şeyi düzenli ve planlı olan bu kadının ölümünün arkasındaki sır perdesi henüz aralanamamışken, bir de cesedinin ortadan kaybolması olayı daha da karmaşık hale getirir. Dava ile ilgilenmesi için dedektif Jaime Pena görevlendirilir. Jaime de eşini kaybetmiştir ve bu travmanın izlerini henüz tam olarak atlatamamıştır. Bu davayı hem kişisel duygularını çözüme kavuşturmak hem de halen meslekte iyi bir polis olduğunu göstermek için değerlendirecektir. Fakat olayın o kadar çok karanlık noktası vardır ki davaya dahil olan hiç kimse aslında göründüğü kişi değildir. Cinayetin ve kaybolan cesedin arkasını araştırdıkça hem maddi hem manevi farklı sonuçlara doğru yönelecektir.
Sonuna kadar "Ee ne olacak şimdi?" sorusunu size sordurtuyor. Yani gizem, merak sonuna kadar hat safhada. Biraz ürpertici olduğu için gece izlemeyi tavsiye etmem :)
Ve listenin sonuna geldik ! En favori üç İspanyol filmimizi listeledik. Bunlardan en az iki filmi gerçekten çok beğeneceğinize eminiz. Bu filmlerden sonra İspanyol sinemasının derinlerine girip bir daha çıkamayacağınızdan da... Başka öneriler için bizi arada bir kontrol etmeyi unutmayın :) Şimdiden iyi seyirler !
NOT: Film konu özetleri beyazperde.com sitesinden alınmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder